Babamın dedesinin dedesinin tuhaf bir yaşam hikayesi olduğunu öğrendim.
O yıllarda böyle mucizevi olaylar, efsaneler o kadar çokmuş ki...
Bir gün hiç bilmediğim o zamanlarda uyansam...
Dışarı çıkmak için 15 katlı apartmanın 6. katından inmekle uğraşmasam...
Kapıyı açtığımda etrafımda ormanlar olsa...
Bir gün uyandığımda tanımadığım iki yaşlı adam beni çok uzaklara götürse ve sevdiğim kişiye ulaşmanın yolunu gösterseler...
Tıpkı benim bugün burada olmamı sağlayan 5. kuşaktan dedem gibi...
O yıllarda böyle mucizevi olaylar, efsaneler o kadar çokmuş ki...
Bir gün hiç bilmediğim o zamanlarda uyansam...
Dışarı çıkmak için 15 katlı apartmanın 6. katından inmekle uğraşmasam...
Kapıyı açtığımda etrafımda ormanlar olsa...
Bir gün uyandığımda tanımadığım iki yaşlı adam beni çok uzaklara götürse ve sevdiğim kişiye ulaşmanın yolunu gösterseler...
Tıpkı benim bugün burada olmamı sağlayan 5. kuşaktan dedem gibi...
Murgullu Osman'ın anısına...
Murgullu Osman
1840-1901. Murgul’un Zansul (şimdiki adı Damar) köyünde doğdu. İlk eğitimini köyündeki medresede aldı.
Küçük yaşlarda yaylada çobanlık yaptığı bir gün uyurken yanına gelen iki yaşlı adam tarafından uzak bir yerlere götürüldü. Osman'ı çeşitli konularda sınava sokan bu yaşlılar, bir yönü göstererek bundan ötesini yalnız gidebileceğini ve böylelikle sevdiğine ulaşabileceğini söylediler.
Uzun bir süre gösterilen yönde yürüyen Osman, İran'a vardı. Akşam karanlığına doğru bir nehre ulaştı. Nehri geçtikten sonra bilmediği bir şehre girdi ve bir dükkanın önünde oturup beklemeye başladı. Bir süre sonra yanına gelip soranlara ise, Azat Beyin kızı Halime’yi aradığını, kendisinin onun elinden bade içtiğini ve sevgilisi olduğunu söyledi. Burada söylediği koşmayı dinleyenler ise Osman'ın aşıklığına karar verdiler.
Burada sevdiğiyle evlenen Aşık Osman bir süre sonra ayrılarak yeniden Murgul’a döndü.
Murgul'da öldü ve orada toprağa verildi.
Olsun
Şu dertli gönlümün vasfın edeyim
Bilmeyen halimden haberdar olsun
Yollar ise bu hal beni muratsız
Acıyan kalbime türbedar olsun
Bilmeyen halimden haberdar olsun
Yollar ise bu hal beni muratsız
Acıyan kalbime türbedar olsun
Zaman abdal kendim uslu gezerim
Uyumam boyuna candan bezerim
Felekten ben böyle şüphe sezerim
Şamar vurup bana hem budar olsun
Yeniden biriyle girsem fedaya
Korkarım ki o da bakmaz edaya
Şu canım yoluna kalksa fedaya
Ecel devesini kim güder olsun
Gece gündüz çağırırım ya mevla
Sana hep ayandır şer ile bela
Yetişir inayet işim ey’ola
Hızır İlyas bana kumandar olsun
Gönül mahzun iken diyemem şazım
Düşmana yad oldum dostlara nazım
Kırk iki murattan birine razım
Dünyada güldüğüm ol kadar olsun
Osman der aşk veren pirler bardakçı
Halime muvafık bulsam yardakçı
İsterim mevladan derse ortakçı
Kalbi hayır işe hanedar olsun
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder